29 Temmuz 2012 Pazar

Gecenin Adı

Sineklikli camların arkasında, gözlerin, hafızasını görür görmez kaybedebileceği bir karanlık,

Bilinmezlik, ve hayallerin ertesi günlere postalandığı düşüncelerle uzanmış,

Ve binlerce böceğin ince tınılarının akıp içeri ulaştığı bir mekan boşluğu,

Sırtların yaslandığı kireçli duvarlar,

Yastıksız bir yatak,

Ve saatlerdir patlamamaya dayanan bu gece lambası...

Bir de can.


Sıkıntıdan

Bu boktan gece lambası gibi...


Gökyüzü berrak, yüzünde gizlenmeyi becerememiş beyaz noktalar,

İki uzun, tırnaklı parmakların sıkıp patlatmak isteyebileceği bir kıvamda,

Yanıp sönen, irili ufaklı parlak sivilceler,


Ya da,

Zenci bir kadının yüzüne serpilmiş simler gibi gökyüzü...

Kayan yıldızlar, bir dilek uğruna ardından savurduğu yanıp sönen ışıklarıyla,

Birer göz yaşı, gök taşından ziyade.

Bir hüzün,

Bir mutluluk,

Ve bir burukluk iklimi, tutkluyla karışık sağanak yağışlı,

Bir yaz rüzgarı gibi,

Bir İskandinav balatı,

Kusursuz bir aşk sanatı ve,

Bir Afrika sıcağı gibi...


Gecenin adı,

Her zaman aynı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder