Önce bir kağıda kopyalayıp sonra da attı,
Kalbindeki bütün müsveddeleri...
Siyah döşemenin üzerinde nefes nefes yok olan mumun cılız ateşinde dans ettirdi ellerini.
Sükunet okşadı saçlarını,
Odasının güçsüzleşen ışığı suratını karaladı biraz biraz.
Pencere açıktı,
Gitti kapattı.
Sonra öylece dikildi cama alnını dayayıp,
Dikildi,
Dikildi,
Bekledi...
Bir şeyler yükseliyordu göğsünün içinden yukarıya doğru,
Ciğerlerinden medet umarak, her verdiği soluğunda
Dışarı atmaya çalışıyordu o içindeki burukluğu,
Anılarıyla karışmış masallarını düşünüyordu,
Çocukluğunun sindiği zihinsel duvarların yıkılan kalıntılarında
Onu hatırlamayan, yüzünü unutan anıları ve masalları.
Saçları ağırlaşmaya başladı,
Kaldıramadı başını..
Tavana çakılı kalmış bir melek çırpınıyordu odada.
Çırpınışları boyunca kanatlarından dökülen tozlar aydınlattı içerisini.
Başını eğip geri çevirdi sessizce
Küçük, tozlanmış, eski bir müzik kutusuna ilişti gözleri,
Avuçlarının içine alıp yüzüne yaklaştırdı.
Üfledi, tozlar meleğin kanadından dökülenlerle karıştı.
Kapağını kaldırdı,
Kutunun kolunu kurdu,
Mışıl mışıl, anlatıyordu müzik kutusu.
Ve notaları, kanatların çırpınışlarıyla ahenkli bir şekilde doldurdu boşluğu,
Odanın duvarlarından,
Kulaklarından içeriye akıyordu her şey,
Yüzünü okşuyordu melodiler...
Kalp,
Atmaya devam etti...
Müzik,
Çalmaya devam etti...
Müzik
bitti,
Kalp,
durdu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder