O otobüsün içinde sen giderken
Sadece demirden banklarda senin gidişini izleyebilmiştim...
Bir cam, senin vedaların ile el sallayışlarını ardında saklayıp
Bana nispet yaparcasına gösteren,
Sadece bir cam, tek bir darbeyle tuzla buz olabilen bir cam,
Nasıl bu kadar büyük bir set koyabilirdi ki önüme?
Saçların beline doğru, kuzgunumsu bir karanlıkta ve otobüsünün ışığı altında
Tekrardan bir veda havasıyla sallanıyordu,
Ağzımdan ses çıkmıyordu ne gariptir,
Gidişine bir türkü bile söyleyemedim...
Ve tekrardan o motor sesiyle çelik jantlar dönmeye başlarken,
Senin el sallayışlarına karşılık verdiğim esnada,
Aklımdan geçen sadece bir daha ne zaman dokunabileceğimdi sana...
Çabuk gitti otobüs,
Ani kalkış yapmıştı,
Başka zamanlar bırak kalkmayı, gelmek bile bilmezdi o lanet olası duraklara,
Ama bu defa böyle olmadı,
O koca otobüse binmeden evvel başını yasladığın göğsümde, izini taşıyarak,
Kalkıp giden o koca motorlunun arkasından ilerlemeye çalıştım,
Yeşil yanıyordu ışıkları yolunun üzerinde,
Seni kaçırıp götürebilmesi için bütün yollar müsaitti,
Kadere bak,
Ben sadece yürüdüm,
Yürüdüm,
Acıkmıştım
Yürüdüm
Ve koca şehrin karanlık kalabalığında
Tek günlük bir kelebeğin çimenlerde ölüme teslim olurken,
Harcadığı eforu,
Harcayarak
Kaybolup gittim,
Bir tek seni özleyerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder